16 Eylül 2010 Perşembe

En Büyük Taraftar “Engin Baba”yı Kaybettik.

Gençlerbirliği’ne gönül vermiş olan, tribünümüzün belki en eski üyesi “Baba Engin” lakaplı Engin KURBEY abimizi kaybettik. Gençlerbirliği taraftarının nasıl olması ve bu taraftarlığın nasıl yaşanması gerektiğini duruşuyla, hareketiyle, bitmemiş olan heyecanıyla tribünde görmüş olan herkes iyi bilir. Bilmeyenler için ise aşağıdaki fotoğrafına bakmak sanırım yeterli olur.


İlerleyen yaşına rağmen, kulübün içinde bulunduğu kötü durumlara aldırış etmeden maçlarını kaçırmamaya çalışan bu değerli büyüğümüz ile yalnızca bir kez karşılıklı konuşabildim. Bundan yıllar önce yine bir Gençlerbirliği maçına gitmek için üzerimdeki formamla otobüsten Ulus’a yeni inmiştim ki arkadan bir ses işittim. Gelen sese dönüp baktığımda sesin sahibi Baba Engin’di ve beni çağırıyordu. O zamanlar ismini bilmememe rağmen Gecekondu tribününde İhtiyarlar bölümünde otururdu ve sima olarak iyi tanıyordum. Hemen yanına gittim tabi. Maçamı gidiyorsun diye sordu ve benim evet cevabını vermemden sonra birlikte gidelim dedi. Yaşı biraz fazla olmasından dolayı fotoğrafta da görüldüğü gibi yürümekte zorlandığından bir taksi durdurmamı istedi ve Gençlik Parkı girişine kadar birlikte taksiyle gittik. Sonrasında gişelere kadar yürürken kendisinin ve benim ne derece Gençlerbirliği taraftarı olmamızdan bahsederken hatırladığım şu cümleyi söyledi. “Bana Baba Engin derler, beni burada herkes tanır. Herhangi bir sorunun olursa beni söyle.” Zaten naif yapısına karşı duymuş olduğum sempati daha da artmıştı. Stadyum ortamında karşına neler çıkacağı belli olmaz, sahiplenilmek güzel bir duyguydu yeni gençleşme çağlarında. Konuşmamızın sonlarında gişelerin oradaydık, kendisine istemiş olduğu bileti aldım sonrasında müsaade isteyerek maça giriş yaptım. Bu günden sonra birkaç defa aynı otobüste bulunmamıza ve stadyumda görmeme rağmen başka bir diyalogumuz olmadı. Kendisi hala beni hatırlıyor muydu bilemiyorum ama ne zaman selam versem gülümseyerek kafa sallardı. Benim içinde önemli olan buydu esasen. Bir insanın samimiyetidir değer görmesi içindir ki Baba Engin bunu hak eden isimlerin başında geliyordu. Geçtiğimiz sezonun son maçı GS karşılaşmasında giriş kapılarının orada otururken yine verdiğim selamı aynı samimiyetle almış ve bu da benim son görüşüm olmuştu kendisini.


Haydi Gençler grubumuzdan üstteki fotoğrafta Baba Engin’in yanında görülen Ahmet Günen abimiz, Gencay Ergez dostumun da kendi bloğunda paylaştığı üzere Baba Engin’le olan bir anısını güzel bir şekilde yazıya aktarmış. Benim diyeceğim son söz Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

“Engin ağabeyi yıllardır tanırım fakat karşılıklı diyalogumuz hiç olmamıştı. Tribünümüzün sanıyorum en eskisi Engin Babadır. Kendi çevresinde ileri yaşta çok arkadaşları olmasına rağmen o insanları artık pek göremiyorum. Engin Babanın olduğu yerde espri, kahkaha hiç eksik olmaz. Fotoğrafını çektim; “birer poz isterim haa” dedi. Yaşını sormak aklıma gelmedi, fakat 80 civarı olduğunu zannediyorum. Fotoğrafa bakar mısınız? Bir tarafta koltuk değneği, başında Gençlerbirliği şapkası, üzerinde orijinal forması, lütfen taraftar gençlerimiz bu resme iyi bakın…
     Kendisi ile ilk karşılıklı konuşmamız Gerede  Dorukkaya otelinde Gençlerbirliği’nin Malatyaspor’la yapacağı hazırlık karşılaşması için kulüp otobüsüyle otelin tesislerine gittiğimizde olmuştu. Ekibimizin teknik direktörü Erdoğan Arıca, Malatyaspor’un hocası Aykut Kocamandı. Maçtan önce  ormanda piknik yapıldı. Sonrasında otelin futbol sahasına gidildi. Çim saha güzel fakat tribün yok, tribün yerine arkalığı olmayan sıralar konmuş, sayısı da biraz yetersiz. Maçı bir müddet ayakta seyrettim, bir ara sıralardan birinde Engin Babanın yanında yer olduğunun farkına vardım. Sanıyorum sıraların ayağının altına bir boşluk vardı, oturmamla birlikte sıranın dengesi bozuldu. Engin Baba müthiş öfkelendi:
     -Ulen bana bak, ben Boşnakım ona göre!!!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder