12 Eylül 2011 Pazartesi

Beklentiler Karşılandı 3-2 …

Sezon başlamadan çok çok önce yelkenleri indirmiş, sezonu umutsuz bir şekilde beklemeye başlamıştık. İlk maçımız lige yeni yükselen Samsunspor deplasmanıydı ve yeni oluşan bu takım ilk 30 dk. da bizi adeta sahadan silip süpürerek sezona dair düşüncelerimizi biraz daha netleştirdi. Gençlerbirliği olarak ne zaman akıllanacağımız hala belirsiz, derin uyku devam ediyor.

Maç öncesi yazdığım sezon öncesi yazımda hazırlık maçlarında geçtiğimiz sezondan çok farklı bir oyun anlayışı ve sistemde olmadığımızı, bu sene aynı şeylerin devam ederse sonucun kötü olacağını söylemiştim. Maça geçtiğimiz sezonun devamı olarak başladık, kaliteli isimlerimiz milli takımlarında yorulmuş olduklarını belirtmesinden dolayı yedek kulübesindeydi. Bu açıklama Fuat Çapa tarafından geldiğinden dolayı sevindirici bir gelişme takımımız için çünkü geçtiğimiz sezon Azofeifa, Zec, Harbuzi gibi isimler belirsiz nedenlerden dolayı yedekteydi, yerine oynayan isimlerden de pek katkı alamadık bu hafta olduğu gibi. En azından önümüzdeki haftalar biraz daha umutlandıracaktır bizi orta alan için. Maçın kırılmasında görünen etken olan savunma için şu halde yapılacak fazla bir şey bulunmuyor, ya sayısı ya da isimler değişmeli ki belki bir şeyler olabilsin. Yediğimiz goller ve rakibin atamadığı pozisyonlarda savunmanın ciddi hataları geçtiğimiz sezondan beri neden savunma üzerinde durduğumu iyi gösteriyor. Acil olarak farklı şeyler denenmeli.


Bu hafta savunma kadar hücumda da etkisiz kaldık, tercih edilen isimler benim düşünceme göre yine yanlıştı. Bunun dışında orta alanın özellikle ilk yarıda hücuma neredeyse hiç destek vermemesi sebebiyle tamamen bireysel beceriyle bir şeyler üretmeye çalışan bir görünümdeydik. Organize olamadığımızdan rakibi de ciddi bir şekilde tehdit edemedik hücumda. İleri üçlünün tamamı kötü bir oyun ortaya koymasına rağmen beni şaşırtan Yasin’di. Fazla top ezdi ve sevdiği türden birebirlerde hep başarısızdı. Bunun geçici olacağını sanıyorum, Yasin zekasını vererek oynayabilen, organize olduğumuz zaman golün kokusunu alma yeteneği olan bir isim. Diğer iki isim olan Hurşut futbolu okuma probleminden, Mununga’da yetersizliğinden dolayı bizde bu şartlar altında neden oynatıldığı belli olmayan isimler. Hoca Hurşut ve ortadaki Mununga-Tum’da fazla ısrar ederse hücumda gol bulmamız bu maçta olduğu gibi duran topa, rakibin hatalarına ya da tesadüfe göre olacaktır. Özellikle orta sahamız ilk yarıdaki kısırlıkta olursa bu ihtimaller daha da daralır.

Bu maç umarım hoca ve futbolcular için iyi bir ders maçı olmuştur ve gözler açılmıştır. Savunma bilmeyen Mehmet Akgün yerine Cem Can, sol bek için çok hata yapan Efşan yerine herhangi savunma özelliği olan birisi (mecburen Curri, Aykut hatta Mununga dahi), orta alanda yeteneği çok sınırlı Cem Can yerine Azofeifa, Soner yerine Harbuzi, Hurşut yerine Serkan, Mununga-Tum yerine de Zec ile daha kaliteli, daha yetenekli futbolcuların bulunduğu bir kadro denenebilir. Futbolcuları iyi tanıyanlar için biraz ofansif kadro gibi dursa da savunmada şu anki durumumuzdan daha iyi olacağımızı düşünüyorum. Sebebi olarak ise bu kadar pozisyonun veriliş sebebine bakmak gerekiyor. Top yapmadan uzun toplarla çıkmamız, orta alanın fazla geride durmasından dönen topları tekrar rakibin kazanması, en önemli neden olarak topla oynama süremizin çok düşük olması ve üç pas yapmayı zor başarabilmemiz, rakibi tehdit edecek hiçbir hamle olmamasının rakibe verdiği güven gibi esasen topun ayakta daha çok kim tarafından oynandığıyla alakalı problemimizin bir nebze çözüme kavuşması. Bu maç o yüzden önemliydi, ilk yarıda 3 gol atmanın yanında 4-5 net gol pozisyonuna giren Samsunspor köklü bir değişimin olması gerektiğini bence açık ve net gösterdi. Haftaya oynayacağımız Karabük karşılaşmasındaki iyi veya kötü görüntümüz bazı şeyleri belirlemede kritik rol oynayacaktır. Artık bu maçı bekliyoruz.

7 Eylül 2011 Çarşamba

Yeni Sezon Öncesi Gençlerbirliği

2010-2011 sezonunun bitmesiyle patlak veren skandallardan sonra Süper Lig bu hafta start alıyor. Her gününü çok boş geçirmeyi başaran kulübümüz bu senede geleneğini bozmayarak uzayan lig başlangıcına rağmen takımın ekonomik menfaatleri için yine hiçbir şey yapmadı ve bizleri şaşırtmadı. Ön tahmin olarak takımımı küme adayları arasında en ciddi takımlardan biri olarak görüyorum. En iyi ihtimal çift haneli basamaklarda ligde kalmak gibi duruyor. Daha iyisini yapabilmek için vaktinde artık geç olduğunu, takımın eksiklerinin bir ikiyle sınırlı kalmadığını ve ciddi çalışma gerektiğini söyleyebilirim. Sözün özü Gençlerbirliği sıradan, diğer takımlar arasındaki konumunu bu sene daha da güçlendirecek gibi.

Takım analizine kaleden başlayalım. Bu sezon sevindirici bir gelişmeyle açıyoruz ligi kalede. Şahsen hiç haz almadığım ve kalecilik yeteneklerinden çok oyun okuma, oyuna katkı gibi meziyetlerini hiç beğenmediğim Serdar Kulbilge’yle yollarımızı ayırmamızı oldukça olumlu buluyorum. Giden ilk kalecinin yerine yeni bir 1 numara almadık. Kaleyi geçtiğimiz sezonu yedek olarak geçiren Özkan ve Ramazan’ın yanında Dardanel’den aldığımız fakat pek ümit vermeyen Ferhat’la başlayacak gibi duruyoruz. Bu üçlüde ilk kalecinin Özkan olmasını beklememe rağmen hazırlık maçlarında daha çok Ramazan şans buldu. Özkan yaşına göre oldukça yetenekli fakat geçtiğimiz sezon oynamış olduğu az sayıdaki maçta ciddi konsantrasyon eksikliğine bağlı gol yemesi beni tereddüde düşüren nokta. Ramazan’ın ağırlığına, Ferhat’ın kısır becerisine göre ilk tercih olmalı yinede.
Savunma hattına geçersek eğer takımın en sıkıntılı bölgesi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Neredeyse oynayan bütün oyuncular Süper Lig kalitesinin altında, daha doğrusu belli bir hedef doğrultusunda olacak takımın kapasitesinden çok uzakta. İlk olarak olmayan sağ bekten başlarsak izleme şansı bulduğum TV’de verilen hazırlık maçlarında 4 farklı oyuncu denendi. Bunlar arasında önceki takımlarında golcü görevi verilen Erdal Kılıçaslan bile var. Diğer isimler geçtiğimiz sezon Orhan’ın olmadığı maçlarda görev alan ancak bu görevi fazla yerine getiremeyen Mehmet Akgün, bu sezon Almanya’nın alt lig takımından gelme Aytaç ve ön libero olan Cem Can. Takımda asıl bölgesi sağ bek olan kimse olmadığı için şimdiye kadar bu isimler denendi. Transfer olmazsa daha da denenecek gibi duruyor. Bu bölge için en iyi oynayacağını düşündüğüm adayım Cem Can. Sebebi ise kendi bölgesinde oynayacak olan kaliteli futbolcuların olması ve diğer isimlere göre bu görevi daha iyi yerine getirebilmesi. Çözüm olamaz belki ama olanlar içinde en iyisi olarak değerlendirebilirim. 4’lü savunmanın neredeyse tüm takımlar için kuralmış gibi görünmesinden dolayı bizde bu şablon altında göbek ikilisini değerlendirirsek görünen adayların Aykut ve Curri olduğunu söyleyebilirim. Curri geçtiğimiz sezonu sakat olarak geçirdiğinden net bir şey söylemek zor fakat diğer isimlere bakınca şükretmemiz gerekiyor. Aykut ise iki senedir savunmanın vazgeçilmezi konumunda. İki senedir gözlemlediğim Aykut’u kısaca tasvir edersem sert, agresif, hava toplarında etkisiz, pozisyon almakta sıkıntı çeken, yerden müdahalelerde orta düzeyde olan bir savunmacı. Ümit Milli’de epey oynaması, genç olması vs. nedenlerden şişirilmesine rağmen şişecek fazla bir özelliği bulunmuyor. Hazırlık maçlarında bu ikilinin en büyük zaafları kenar ortalarındaki acemilikleri olarak gözüktü. Bu ikiliyle işimiz zor lig boyunca. Diğer alternatif isimlerden Burak ve Kulusic, fazla yoruma gerek vermeyecek derecede zayıf oyuncular. Kural 4’lünün son halkası sol bekte ise kalede olduğu gibi sevindirici gelişme yaşandı. İki sezondur bizlere büyük sıkıntı yaşatan Murat Kalkan Orduspor ile anlaşarak sonunda bizleri sevindirdi. Bu bölgede şu an için üç futbolcu mevcut. Alt yapıdan Efşan izlediğimiz hazırlık karşılaşmalarında en hazır isim görüntüsündeydi. Yeni transferler Mehmet Sedef ve Sakıp ise olumlu şeyler düşündürmedi. Bu bölgede düşünülen isim büyük ihtimalle Efşan olacak. Kendisi yeni altyapıdan geldiğinden ve tam olarak izleyemediğimden net konuşmak yanlış olur ancak Murat Kalkan’dan daha kötü olmasını zor görüyorum. Savunmayı toplu yorumlarsam 4’lü savunmada diretmemenin daha faydalı olacağını düşünüyorum. Toplasan 4 orta düzey savunmacımız bile yokken işimiz daha zor olur bu bölgede.
Orta alanda sistemde düşünülen göbek üçlüsünde oynayabilecek epey isim mevcut, kaliteli olanların sayısı da yeter düzeyde aslında ama son senelerdeki tercihsel yanlışlar nedeniyle bu bölgede de sıkıntı yaşamamız olası. Bu yanlışa geçtiğimiz sezon Azofeifa’nın yedek bırakılmasını güzel bir örnek olarak verebiliriz. Toplamda oynayabilecek olan isimleri sayarsak eğer örnekteki isim Azofeifa, geçtiğimiz sezon iyi bir çıkış yakalayan Oktay, oyunda görülmese de skor katkısı olan Yasin, üstün yeteneği olmasına rağmen kronik sakat Harbuzi bu bölge için kaliteli isimler. Bunların dışında henüz gelişimini tamamlayamayan Soner ve yeteneği kısıtlı olan ama takımın en istikrarlısı görünümündeki Cem Can’da diğer alternatifler. Dardanel’den gelme isim Özgür İleri’de son alternatif olarak duruyor. Bu 3’lüde tercihin Azofeifa ve Oktay’ın direk 11’de, istikrara kavuşabilirse Harbuzi’nin de yanlarında yer alması gerektiğini düşünüyorum. Harbuzi olmaması durumunda Yasin’le sistemin biraz daha değişip çift santrafora yakın bir görünümde düşünülebilir. İki orta saha tipi düşünülürse Zec’de oynayabilecek isimler arasında. Diğer alternatiflerin işe yarayacağını düşünmüyorum.
Orta alanın kanat kısmı yani hücumun destekçilerinde de yine oynatabileceğimiz isimlerin sayısı fazla fakat oynayabilecek düzeyde olanlara bakarsak Serkan Çalık, Ermin Zec, orta alanda da yazdığım Yasin ve bireyselliğiyle ön planda olan şişirilmiş ismimiz Hurşut. Hazırlık maçlarımızda direk 11’de düşünülen isim Hurşut’tu ancak kafasındaki futbol hala gelişmemiş, saha içerisinde yaptığı hareketleri anlamak zor. Yaptığı işler yapması gerekenlerin oldukçada altında. Düşüncem daha takım oyununa yatkın isimlerin burada kendine yer bulması. Bunlardan biri olan Serkan Çalık bu sene şike iddiaları ve sakatlığı arasında hiç denenmedi hazırlık maçlarında. Geçtiğimiz sezonun en verimli ismiydi bana göre, eğer sorunu yoksa birinci isim Serkan olmalı. Bir diğer isim Zec ise 11’de kendine rahatlıkla yer bulacak kalitede. Bu sene daha iyi performans ve doğru yerde oynatılması beklentilerim arasında. Bu iki isimde herhangi bir problem olması durumunda tercih Yasin olmalı. Hurşut alternatifi iyi düşünülmeli ve özellikle rakip savunmanın aksadığı zamanlara sarkılmalı. İlk 11 hiç yaramıyor kendisine.
Hücumda son halka santrafor mevkiside tıpkı savunma gibi önde gelen saha içi problemimiz. Mustafa Pektemek’in de gidişiyle beraber oynatabileceğimiz isim kalmamıştı, çözüm ise İBB’den Tum ile düşünüldü ancak neye dayanarak olduğunu anlayabilmiş değilim. Hazırlık maçlarımızda da görüldüğü üzere Tum ile bir sezon düşünmek fazla hayale giriyor. Diğer alternatif Mununga geçtiğimiz sezon gördüğümüz ve neler yapabileceğini bildiğimiz isim. Tum’la kıyaslamada ilk tercihim olmasına rağmen o da çok vasat bir oyuncu. Bunun dışında futbolculukla fazla ilgisi olmayan Franck adında nereden geldiğini bilmediğim ve bir şeyde beklemediğim bir isim daha mevcut. Bu isimlerin ortak özelliği pivot santrafor olmaları ve oynamalarının 4’lü savunma gibi mecburi görülmesi. Yıllardan beri sürekli top şişiren, orta alanı kullanmak nedir bilmeyen takımımız için makul bir gerekçe olsa da bu isimlere mecbur gibi olmamız oldukça kötü. Fuat Çapa’nın pas yapan takım hayali gerçekleşebilirse ve hatta gerçekleşmese bile bu duruma daha başka çözüm aranmalı ki bir sene ne yapıyorlar diye düşünmek zorunda kalmayalım. Fuat Çapa’nın sahaya çıkaracağı kadro (solda yazan isimler) ve benim olmasını istediğim kadro (sağdakiler) aşağıda görsel olarak görülebilir.
 
Takım sistem olarak bu şekilde yer alacakken anlayış olarak ne yapacağımızı izlediğim maçlarda göremedim. Henüz belli bir oyun şablonumuz oluşmamış gibi ancak Fuat Çapa’nın çıkaracağını düşündüğüm kadroda oyunumuz geçtiğimiz sezonlardaki oyundan iyi yönde farklı olmaz ve hatta kalite daha da azaldığı için düşüş beklemekteyim. Düşmenin en büyük adaylarından olmamız ve taraftarların kendini buna hazırlaması, hocanın takım için en iyi ihtimali düşünerek hedefini ilk 10 arasında bir yer olarak belirlemesi ve bizlerinde senelerin vermiş olduğu bu kötü yapıdan kurtulmamız için artık standartların dışına çıkmamız ve bunda da ısrar etmemiz gerekiyor. Cumartesi Samsunspor maçıyla ligi açıyoruz, ilk bakışta yeni Gençlerbirliği eskisinden ne kadar ve ne yönde farklı göreceğiz. İyi bir Süper Lig ve bizleri taraftarlarımızı sevindiren bir Gençlerbirliği olması dileğiyle …