28 Ağustos 2010 Cumartesi

Hatalarla Dolu Bir Skor: 3-1


Maalesef istemediğimiz, beklemediğimiz ama daha sahaya yayılış itibariyle kötü skoru sezebildiğimiz bir maçı 3-1 kaybederek geride bıraktık. Düşündüğüm, her zaman Doll’ün uygulamış olduğu 4-3-3 düzenini birkaç isim değişikliğiyle sahada göreceğimiz yönündeydi ancak beklenmeyen bir düzende ve bu düzen için olmaması gereken isimlerle maça başlayınca bu sonucu ben normal karşılıyorum. Bunun değişik sebepleri olmasına rağmen daha önce değindiğimiz gibi bu maç için ana sebebi Doll’e bağlıyorum kesinlikle. Alabileceğimiz, en kötü yenilmeyeceğimiz maçı hak ettiğimiz bir yenilgiyle kapatmış olduk. Öncelikle sahaya yayılışa ve kadroya bakalım.



Şimdi burada dikkat edilmesi gereken birkaç nokta var. En dikkat çeken nokta sol kanadımız. Sol bek oldukça düşük performans ortaya koyan ve en azından benimde iyiden iyiye sabrımı taşırmaya başlayan Murat Kalkan. Maçın genelinde hücuma neredeyse hiç destek vermeyen, belli bölümlerde oyundan iyice düşen, top almak istemeyen, kaçamak oyunu benimseyen bir isim kendisi. Bu noktada olan eksiğin önüne ofansif orta saha veya bir diğer ifadeyle bizim sistemde santrafor arkası olan Harbuzi’yi koyarak daha da köreltmiş oldu Doll. Soldan hem defansif hem ofansif olarak bir şey beklemeden maça başladık. Bunun dışında orta saha ise geçen haftaki kötü ikili Cem Can ve Jedinak’a kalmıştı. Cem Can teknikten uzak, basit hareketleri bile zorlanarak yapabilen, orta sahada basan görüntüsü ve defansif özellikleriyle kendini gösteren birisi. Jedinak ise uzun boyuna rağmen ikili mücadelelerde zayıf kalan, ağır hareketleri olan, yine teknik kapasitesi sınırlı ve genelde uzun toplarla oynamayı seven bir isim. Şimdi bu iki ismi ortak paydada birleştirirsek ortaya şu sorun çıkıyor. Top tutamayan, oyunu açamayan ve pres görünce hata yapan iki oyuncu. İşte bu yüzden her yazımda belirttiğim durumun değişmesi için transfer vurguluyordum. Bu maçta önceki maçlardan farklı olarak önlerinde Harbuzi yoktu ve iki yönü de düşünmeleri gerekiyordu. Bu durumu da yerine getirmede zorlandılar, rakibin pres gücü yüksek adamları orta sahayı kontrol ettiler ve oyunun hakimiyeti Bucaspor’da kaldı. Yediğimiz iki golün yan toplardan olduğu ayrı bir nokta. Adam nasıl paylaşılırı nasıl öğrenecek bizim takım bilemiyorum. Tüm bunlar görmeye alıştığımız türden durumlar bizim için. Maç sonu Doll ise yenilgiyle ilgili olarak futbolcularının %60-70’lerde efor sarf etmelerine bağladı ki bu futbolcuları bundan daha iyi bir seviyede görmedik henüz. Her maç kapasiteleri buna elveriyor. Bu pasifliğin gerçek nedenini görmek çok mu zor onu da anlamış değilim.



Önümüzde bir milli maç arası var. Ben hala umutsuzda olsam transfer beklemekteyim ancak büyük ihtimal böyle bir şey olmayacak ve bu kadroyla yola devam edeceğiz. Bu bakımdan klasik olan lafı yani “bu arayı iyi değerlendirmeliyiz” demiyorum.  Çünkü nasıl değerlendirirsen değerlendir malzemeden inanılmaz güzel şeyler çıkmayacak. Doll’ün belirttiği yüzdeler ne çıkar ne iner, ortada öyle bir durum yok bile zaten. O yüzden bu arayı iyi değerlendirecek bir isim varsa o da Doll’ün bizzat kendisidir. Tamam fazla kaliteli ve üretken bir kadromuz yok ama bu ligin adı da La Liga değil. Çıkmış olduğu yaklaşık 40 resmi maçı göz önüne almalı ve nerede yanlış yapıyorum diye önce bir düşünmeli. Kadroyu daha fazla verimsiz hale getirmeden daha rasyonel tercihler yapmalı. Durum daha da kötüye gidiyor ne yazık ki…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder