2010-2011 sezonunu 14. sırada tamamlamış bulunuyoruz. Sezon öncesi kadro durumumuza baktığım zaman yerimizi orta sıralarda 8 ila 12. lik arası bir yerde öngörmeme rağmen puan olarak bu noktadan fazla sapmasak da sıralama olarak çok aşağıda kaldığımızı söyleyebiliriz. Aslında pek fazla fark eden bir durumda yok, tepelerde değilsen her nokta aynı anlamı veriyor. Kötü plan program neticesini bu sezonda göstererek taraftar olarak bizleri şaşırtmadı.
Sezon öncesinden sonuna kadar yaşanan gelişmeleri kısaca derlersek eğer önceki sezondan kalma teknik direktör Thomas Doll ile yola başladık. Kendisi yaz dönemini kişisel uğraşları için geçirdiğinden takımın transferleri ve hedefini belirleyemedi, isteksiz davranışları da eklenince başarısız sonuçlar neticesinde kovularak Türkiye’ye veda etti. Doll döneminde yaşanan sıkıntılar sadece başarısız sonuçlar olmayıp takım için önemli futbolcularında uzun süreli sakatlıkları bu dönemin dikkate değer gelişmeleri arasındaydı.
Doll’ün gönderilmesinin ardından yerini yardımcısı Ralf Zumdick aldı. Ralf’in takımın başına geçmesi bizler için sürpriz oldu, sebebinin ise istediği tazminatın kulüp tarafından verilmeyişi olduğu bilgisi daha fazla şaşırttı bizleri. Takımın emanet edileceği ismin çok cüzi miktardaki tazminatın verilmek istenmemesinden dolayı takımın başına gelmesi bizden başka kaç kulüpte olur bilemiyorum. Kendisinin bile beklemediği şekilde takımın başına geçen Ralf döneminin başlarında sakatlıklar doruk noktasına ulaşmış ve takımın kötü gidişi devam etmişti. İlk yarı sona ererken kümenin ciddi adayları arasında yerimizi almıştık. İkinci yarı öncesinde yapılan birkaç transferin olumlu sonuç vermesi ve sakatlıkların dönmesiyle takım ilk yarıya oranla daha iyi bir görüntü verirken alt sıralarda yer alan takımların aldıkları kötü neticeler sonrası küme düşme hattından uzaklaşmaya başladık. Bu dönemde bizleri en mutlu eden gelişme Türkiye Kupası’ndaki ilerleyişimizdi. Bundaki en önemli etken takımın başarısı değil iyi bir kura çekmemiz olmuştu. Final için çok umutlu olmamıza rağmen hiç beklenmedik bir şekilde yarı finalde elenerek kupada da hüsrana uğradık. Aynı dönemde ligde kalmamız kesinleşince zaten öylesine teknik adam sıfatı verilen Zumdick’le yollar tamamen ayrıldı ve yine ilginç bir şekilde takımın başına onun yardımcısı M.K. geçirildi. M.K. kulübün tepe kesimine olan yakınlığı ve sonsuz saygısıyla bilinen bir şahıs. Kendisi taraftarlar olarak pek sevilmeyen, hoş karşılanmayan ve hatta sürekli tepki verilen birisi olmasına rağmen yönetim kesimine olan saygısı neticesinde kulüpte çeşitli görevler alan birisi. Son işi de alt liglerde bile yapamayacağı bir iş olan teknik direktörlük oldu bu sayede. Sezonun kalan 4 maçında takımla birlikte sahaya çıkan M.K. basına yapmış olduğu çelişki dolu ve saçma sapan açıklamalarında yeri sağlammış gibi gösteriyor kendini. Yeni sezonda ismi geçen birçok gereksiz şahıs yanında onlar kadar ve hatta belki de daha fazla gereksiz olan bu şahsın akıbeti önümüzdeki günlerde belli olacaktır. Bizim isteğimiz ise bu ismin Gençlerbirliği ismiyle teknik adamlıktan öte güvenlik görevlisi olarak bile hiçbir şekilde yan yana gelmemesidir.
Böyle akıp giden bir sezonun sonunda yapılacak en makul şey önümüzdeki sezona bakmaktır haliyle. Bizler aslında her kayıp sezondan sonra önümüzdeki sezona bakıp yine bir sonuç alamadığımızdan önümüzdeki sezona biraz daha az bir hevesle bakacağız. En merak edilen teknik adamlık hususu için M.K. ve türevleri isimlerinin geçmesi yeni sezona bekleyişte büyük bir endişe veriyor bizlere. Yıllardır yönetim kademesinin yapmış olduğu hamlelerden yola çıkarsam önümüzdeki sezon sonu da bir kayıp sezon diyeceğimizden fazla bir şüphem yok. Düşünemezsen amaç koyamazsın, amacın olmadan hedefe gidemezsin. Çok eksik noktamız var ve düzeltebilecek olanlarda şu anda olanlar değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder