Sadece taraftarın değil tüm futbolseverlerin kulüpte yaşanan olaylara anlam veremediği Gençlerbirliği için anlık şeyler yazmanın pek değeri kalmadığından genel bir derleme yapmak daha uygun olacaktır şimdi ve bundan sonraki uzun süreceğini tahmin ettiğim zamanlarda. Bir taraftar olarak kendim ve tribün dostlarım adına genel bir değerlendirme yaparsam hayal kırıklığının doruk noktasına ulaştığı, daha önce hiç bu kadar kötü hissedilmeyen bir sezon öncesi yaşıyoruz. Uzun yılların getirdiği genel durumumuz bu dönem o kadar kötüleşti ki anlatmaya yetebilecek kelime bile bulamaz oldum. Bu takımı gerçekten seven, sahiplenen ve onunla yaşayan insanların olduğunu bir yönetim kesimi anca bu kadar görmezden gelebilirdi ve geldi de. Sezon açılmasına ve yapılabileceklere daha çok zaman var fakat biz sezonu başlamadan kapatanlardan olduk. Objektif bir değerleme yaparsam genel manada şu anda düşmeye aday en ciddi 2-3 ekipten biri olarak görüyorum kendi takımımı.
Kötü bir sezon geçirdikten sonra teknik adam değişikliğine gidip Giray Bulak ile anlaşmıştık bilindiği üzere. Bu değişikliğin takım üzerinde olumlu bir katkısı olacağını düşünmemiş aksine durumun daha kötüye gideceğini söylemiştik. Daha önce Ersun Yanal ile yaşadığımız enteresan durum Giray Bulak’ta da kendini gösterdi ve imzadan yaklaşık 10 gün sonra kendisiyle yollar ayrıldı. Bu ayrılığın takım üzerine ne gibi etkisi olacağını, yapılan Giray Bulak hatasının telafi mi edileceğini yoksa sadece isim üzerinde mi bir değişiklik olacağını bekledik ve asıl istemediğimiz beklenti gerçekleşerek takımın başına daha önce 5 haftalığına takımımızı çalıştırmış Fuat Çapa getirildi. Fuat Çapa ilk geldiği 2007-2008 sezonunda transferde dahil olmak üzere hiçbir konuda isteği, arzusu olmamış yönetim kademesinde ve basit fikstürünü başarısız geçirerek kovulmuştu. Son olarak geçtiğimiz sezon Kasımpaşa’da çalışmış ve takımı küme düşmüştü. Fuat Çapa’nın Belçika’nın alt liglerinden Süper Lig’e yükselmesindeki en önemli etken Pro Lisans adı verilen uydurma bir diplomaya sahip olması elbette. Fuat Çapa örneği kendini gösterdiği üzere elinde belge olması teknik adamlık becerisi konusunda belirleyici bir şey olmamakta. Kulübümüzün kendisini tercih etmesindeki en büyük etken ise yönetim huzurunda sesini çıkaramaması. Söz dinleyen hoca tabiri Fuat Çapa ile birlikte emir eri hoca tabirine dönüştü bile.
Bir başka mevzu transfer konusunu hedefler başlığıyla birleştirerek açıklarsak burada da fazlasıyla kötü bir tabloyla karşılaştığımızı söyleyebiliriz. Süper Lig’den düşen Konyaspor’da yarım zamanlı görev yapan Mehmet Sedef, bir zamanların popüler ismi olup yıldızı fazlasıyla sönen Konya Şekerspor’dan Cafercan, 2. Lig’de küme düşme acısını yaşamış Dardanelspor’dan ismi lazım olmayan üç futbolcu ve gelip gelmeyeceği henüz netlik kazanmayan, gelse de gelmese de pek fark etmeyecek Ali Küçik. Transferin devamı hususunda ise iyimser bir durum yok. Fuat Çapa yapmış olduğu açıklamada transfere ihtiyaç duymadıklarını, transferde aranan takım olmak istediklerini belirten açıklama yaparak transfer konusunu kendisine söylenen talimatlara göre kamuoyuna açıkladı. Hedefin ise üst sıralar dışında herhangi bir nokta olduğunun altını çizerek bizleri bir kez daha çileden çıkardı.
Kısaca özetlersek eğer son olarak Mustafa ve Orhan transferleri sebebiyle eli yüklü miktarda para gören Cavcav’ın tekrardan bu politikaya sıkı sıkı sarıldığını söylemek mümkün. Bu amacı gerçekleştirebilmek için öncelikle sözünden çıkmayan Fuat Çapa gibi bir isimi takımın başına getirerek düşüncelerini kendisine empoze etmiş durumda. Yapılan transferler, açıklamalar, görülen gerçekler hedef doğrultusunda bize yolun sonunu şimdiden gösteriyor. Biz ise bu bataktan kurtulmak için artık olağanüstü şeyler bekliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder